28 Aralık 2010 Salı

Durmak yok...













80’lerin efsanevi grubu Duran Duran, Timbaland prodüksiyonu gösterişli “Red Carpet Massacre”nin üzerinden 3 yıl geçtikten sonra yepyeni albümü “All You Need is Now”u yayınladı. Önceki albüm nefis şarkılar barındırmasına ve büyük ilgi görmesine rağmen elektronik alt yapıları ve endüstriyel disko oyunları nedeniyle “grubun sound’una çok uzak” bulunarak eleştirilmişti. Bu kez grup eleştirilere kulak tıkamayıp köklerine net bir biçimde dönmeyi tercih etmiş görünüyor.

Yeni Duran Duran albümünün prodüktör koltuğunda ünlü DJ ve prodüktör Mark Ranson var. Yapım günümüzün tüm teknolojik imkanlarını sonuna dek kullansa da 80’lerin tadını yoğun biçimde taşıması nedeniyle şimdiden hem grubun fanlarını hem eleştirmenleri memnun etmiş görünüyor. Albüme ismini veren açılış ve çıkış şarkısı “All You Need is Now” yapımın formülünü net biçimde ortaya koyuyor. En iyilerden “Being Followed”, grubun en popüler olduğu “The Reflex”li 1984 yılını, “Leave a Light On” ise 1993’te “Ordinary People” ile gelen grubun ikinci parlak dönemini yansıtıyor. Kelis ile söyledikleri “The Man Who Stole A Leopard” ve kapanıştaki muhteşem balad “Before the Rain”, grubun geçen zamana rağmen taş gibi ayakta durduğunu kanıtlıyor.

Sonuç olarak yepyeni Duran Duran albümü, zamanımızın birçok pop albümüne göre çok daha özenli, dolu, farkını ve köklerini içinde taşıyan bir albüm. İyi popu özleyen herkes için!

Albümün incelikleri: Being Followed, Leave a Light on, Before the Rain...

23 Aralık 2010 Perşembe

Yılın en iyi klibi: The Irrepressibles- In This Shirt

Eğer çok sevdiğim eski bir dostum bir gece bana “Hani en iyiler listende In This Shirt?” diye bir mesaj atmasaydı, bu şarkıyı dinler dinlemez büyülenmeseydim, daha ilk gece defalarca kez teslim olmasaydım, şimdi burada da böyle paylaşıyor olmayacaktım. The Irrepressibles, son yılların en ilginç çıkışı... Nefis kesici bir barok/chamber pop çalışması... Grubun 2010 yılında sesiz sedasız çıkardığı “Mirror Mirror” diye bir albümleri var. Albümün kapanışında yer alan “In This Shirt” ve şarkının Roy Raz tarafından çekilen başyapıt niletiğindeki klibi, şimdilik küçük bir çevre içinde kült olmuş durumda.

Grubun solisti Jamie McDermot en az Antony Hegarty kadar dramatik ve etkileyici bir sese sahip. Müziğini Antony’dan daha teatral bir sahnede, kabare kültürü ve operayla içi içe ve kitch olmaktan çekinmeden, bile isteye abartarak sunuyor. Eşcinselliği içe dönük ve trajik değil. Dışa dönük ve kavramsal. Biraz ilk eşcinsel glam rock hayaleti Jobriath, biraz kült erkek soprano Klaus Nomi, imgesel anlatımlarıyla biraz Patrick Wolf, 80'lerden bir androjen figür olarak biraz Marc Almond, dramı ve hikayesiyle biraz Arcade Fire... Ama toplamında kesinlikle eşsiz bir sanat! Pop müziğin nerelere gelebileceğinin kanıtı! Yüksek sanatın gelecekteki karşılığı! British Museum gibi müzeler ve sanat galerilerinde konserlerini veren, dramatik müziklerini gösteriş dozunu kaçırmış bir enstalasyon gibi teşhir eden The Irrepressibles’a tepkisiz kalmak imkansız.

İlgilenenler için ek işler aşağıda...

2010'un en iyi şarkıları...










1- Paradise Circus- Massive Attack

Şarkının youtube dahil yüzlerce sitede yasaklanan cesur ve gerçek video’su için: http://massiveattack.com/blog/2009/12/15/paradise-circus/

2- Foals- Spanish Sahara

3- I Feel Better- Hot Chip

4- Lighs- Interpol

5- Not in Love (Feat. Robert Smith)- Crystal Castles


6- Dreaming- Goldfrapp

7- Attack Music- These New Puritans

8- Fletta (Feat. Björk)- Antony and the Johnsons

9- Holiday- Gonjasufi

10- Go Do- Jonsi

11- Psyche- Massive Attack

12-We Used to Wait- Arcade Fire

13- Celestica- Crystal Castles

14- Acts of Man- Midlake

15- Paper Romance- Groove Armada

16- Anyone’s Ghost- The National

17- Rhinestone Eyes- Gorillaz

18- Lemonade- Cocorosie

19- History- Groove Armada

20- Gallows- Cocorosie


21 Aralık 2010 Salı

Gorillaz'dan yepyeni bir single: Doncamatic...















Gorillaz 2010 tarihli son albümü "Plastic Beach"in ateşi sönmeden soul, caz ve funk şarkıları söyleyen Manchester'lı ozan şarkıcı Daley ile birlikte "Doncamatic" isimli yepyeni bir single çıkardı. "Doncamatic", son albümün dışından olmasına rağmen klibiyle "Plastic Beach" konseptine bağlanarak grubun son yarattığı hikayede tamamlayıcı bir görev görüyor.

16 Aralık 2010 Perşembe

Yıllar geçse de üstünden…













Ardına bakmadan akıp giden yıllar gibi 2010 da hızla gelip geçti işte… Ve 2010’dan bize kalan en güzel şeyler yine şarkılar ve o şarkılara ev sahipliği yapan albümler oldu. Peki geçtiğimiz yılın en iyi albümleri hangileriydi? Bizde kimler iz bıraktı, kim bizi derinden sarstı? İşte geçen yılın en iyileri listesi… Yıllar geçse de değerinden hiçbir şey yitirmeyecek bu albümleri bulup defalarca kez dinlemeniz için.

1- Arcade Fire- The Suburbs

Arcade Fire’ın üçüncü albümü "The Suburbs", müzikal derinliği, melankolisi, çocukluğa ve ilk gençliğe adanmış hüzün dolu şiiriyle şüphesiz 2010’un en güçlü albümüydü… Albümde yer alan 16 şarkı, grubun tüm zenginliğini ve yoğunluğunu cömertçe önümüze serdi ve bize son yılların en güzel melodilerini armağan etti.

Albümün incelikleri: We Used To Wait, The Sprawl I, Sprawl II…

2- Massive Attack- Heligoland

Massive Attack, yedi yıllık çok uzun bir bekleyişin ardından gelen “Heligoland” ile tartışmasız 2010’un en önemli müzik olayına imza attı. Albümde Blur ve Gorillaz’in yaratıcısı Damon Albarn, Elbow’dan Guy Garvey, Mazzy Star’dan Hope Sandoval, Tricky’den tanıdığımız Martine Topley Bird ve elbette Horace Andy’li inanılmaz bir kadro vardı.

Albümün incelikleri: Paradise Circus, Psyche ve Atlas Air...

3- Crystal Castles- Crystal Castles II

Crystal Castles’ın ikinci albümü 2010’un en büyük gürültülerinden birini kopardı. Punk, tekno, elektro ve new-wave ile aynı anda, hem de arsızca flört eden, karanlık, felsefi ve depresif bir dans müziği semalarımızı kapladı. The Cure’un efsanevi solisti Robert Smith ve Sigur Ros’un solisti Jonsi bile bu albümde yer alan şarkılara vokal yaptı ve Crystal Castles tüm düzenimizi allak bullak etti.

Albümün incelikleri: Celestica, Vietnam ve Not in Love…

4-Interpol- Interpol

Kim ne derse desin Interpol’un dördüncü albümü hem grubun 10 yıllık tarihinin hem yılın en başarılı albümlerindendi. Cazır cazır gitarların azalıp klavyelerin ve sarsıcı vokallerin ön plana geçtiği bu nefis albüm, grubun en kişisel şarkılarına ev sahipliği yaptı. Albümün turnesindeki tüm konser biletleri anında tükendi ve grup saygınlığını daha da artırdı.

Albümün incelikleri: Lights, Memory Serves, Summer Well…

5- Blonde Redhead- Penny Sparkle

Derin, sarsıcı, hayali, esrik ve dumanlı… Her albümde giderek derinleşip durulan, masalsı ve melonkolik üçlü Blonde Redhead, son albümleri “Penny Sparkle”ı Fever Ray’in prodüktörleriyle Stockholm’de kaydetti. Gürültülü gitarların iyice yok olup gittiği albümde bu buluşmanın da etkisiyle elektronik vurgular daha yoğun ve paganik bir ruh kazandı.

Albümün incelikleri: Will There Be Stars, Black Guitar, Spain…

6- The National- High Violet

Radiohead efsanesinin ardından Arcade Fire ve Interpol ile birlikte seyri en heyecan veren gruplar arasında yer alan The National, “High Violet” ile kendi diskografisinin en başarılı albümüne imza attı. Bu eşsiz olgunluktaki albüm, grubun derin, dramatik ve son derece “cool” müziğine yepyeni bir saygınlık kazandırdı.

Albümün incelikleri: Anyone’s Ghost, Afraid of Everyone, Conversation 16…

7- Gorillaz- Plastic Beach

Gorillaz beş yıl aradan sonra çıkardığı üçüncü stüdyo albümü Plastic Beach’le bizi son derece renkli ve gerçek üstü bir dünyaya fırlattı. Dahi müzik adamı Damon Albarn’un elinden çıkma, farklı sesler ve türler arasında gezinen bu albümde gruba Lou Reed de eşlik etti.

Albümün incelikleri: Rhinestone Eyes, Stylo, On Melancholy Hill…

8- Jonsi- Go

Sigur Ros’un melek sesli solisti Jonsi, ilk solo albümü “Go” ile bizi hüzünlü kuzey ışıklarının aydınlattığı mucizevî bir iklime götürdü. Çocukluk rüyalarını, tozlu anılarını, İzlanda’nın tüyler ürperten iklimiyle derin ilişkisini, aşklarını ve öfkesini, kısaca en kişisel ve içten deneyimlerini yanımıza iliştirdi. 2010 yılında “Go”, tüm eleştirmenlerden ve dinleyicilerden tam not aldı.

Albümün incelikleri: Go Do, Tornado, Kolnidur…

9- Groove Armada- Black Light

Hiçbir albümünde tam kıvam tutturamayan Groove Armada, altıncı stüdyo albümü “Black Light” ile turnayı gözünden vurdu. Grubun en kişilikli ve tavır sahibi albümü olan 80’ler güzellemesi “Black Light”, hem yılın en çok konuşulanlarından oldu hem en iyiler arasına girdi. Saint Saviour ve konuk sanatçı Bryan Ferry, “Black Light”ın en çarpıcı sürprizleriydi.

Albümün incelikleri: Just For Tonight, Paper Romance, History…

10- These New Puritans- Hidden

İlkel bir kurban ayininden fırlama davullarıyla kimseninkilere benzemeyen eşsiz bir atmosfer inşa eden Hidden, yılın en ilginç yapımıydı. Klasik dokunuşlar, barok bir filmin göğsünden sökülen yaylılar, nefeslilerin yarattığı gerilim... These New Puritans bu albümüyle ilk 10’u fazlasıyla hak etti.

Albümün incelikleri: We Want War, Attack Music, Hologram…

11- Foals- Total Life Forever

Oxfordlu Foals, olgunlaşmak için beşinci albümlerini beklemedi. 2010 yapıtları “Total Life Forever”, ilkinden çok daha başarılı ve üzerinde incelikle düşünülmüş bir albüm olarak hemen kayıtlara geçti. Özellikle albümde yer alan “Spanish Sahara”, belki de yılın en güçlü şarkısı kabul edilebilecek güçte benzersiz bir yapıttı.

Albümün incelikleri: Spanish Sahara, After Glow, 2 Trees…

12- Olafur Arnalds- ...And They Have Escaped…

İzlandalı kompozitör, sesin şairi, dahi müzik adamı Olafur Arnalds, 2010 albümüyle müziğe taptaze bir bakış ve zarafet getirdi. Aynı topraklardan çıkıp dünyayı ele geçiren Björk ve Sigur Ros gibi bir modern zaman efsanesine dönüşeceğini açık etti. Hiç söze gerek duymadan bütün bir hayatı anlatan bu albüm, şüphesiz yılın unutulmazlarındandı.

Albümün incelikleri: Kjurrt, Gleypa Okkur, Undan Hulu…

13- Midlake- The Courage of Others

Teksas’ın bir köyünde çiftçilik yapıyormuş gibi görünen beş akıl almaz adamın müzikal maceraları hızla derinleşti, kristalize oldu, böylesine saf ve samimi bir şiire dönüştü. Midlake, bu albümün içindeki her şarkıyla hüznün ve melankolinin formülünü önümüze fırlattı.

Albümün incelikleri: Acts of Man, Winter Dies, Small Mountain…

14- Underworld- Barking

Her zaman taze, yeni, sıra dışı ve cazibeli… Underworld “Barking” ile 80’lerin new-wave’ine ve 90’ların unutulmaz kulüp günlerine çok şık bir selam gönderdi ve bize bir kez daha ayaklarımızı yerden kesmeden de uçabileceğimizi kanıtladı.

Albümün incelikleri: Bird 1, Always Loved a Film, Grace…

15- Röyksopp- Senior

Röyksopp, “Junior” albümlerinin daha olgunlaşmış hali kabul edebileceğimiz “Senior” ile elektronik müzikte yepyeni bir parantez açtı. Daha olgun, içe dönük ve sakin bir tavrı benimseyen “Senior”, grubun en karanlık ve uzun ömürlü eseri kabul edildi.

Albümün incelikleri: Forsaken Cowboy, The Fear, The Drug

16- Laurie Anderson- Heartland

Laurie Anderson, yapımında Lou Reed’in de yer aldığı, 10 yıllık büyük bir aradan sonra çıkardığı “Homeland” ile bizi tüyler ürpertici bir filmin içine çekti. Antony Hegarty’nin büyülü vokalini de duyduğumuz bu sıra dışı albüm, ruhu ve samimiyetiyle sıra dışı bir etki yarattı.

Albümün incelikleri: Strange Perfumes, Thinking of You, My Right Eye…

17- Antony and the Johnsons- Swanlights

18- CocoRosie- Grey Oceans

19- The Durutti Column- a Paean to Wilson

20- Peter Gabriel- Scrath my Back

21- Home Video- The Automatic Process

22-Trentemoller- Into the Great Wide Yonder

23- Beach House- Teen Dream

24- Goldfrapp- Head First

25- Robyn- Body Talk

14 Aralık 2010 Salı

Coldplay'dan Christmas Armağanı...

















Yeni albümü için tıpkı "Viva La Vida"da da olduğu gibi Brian Eno ile çalışmaya başlayan Coldplay, ticari bir atak yapıp bir Christmas şarkısı yayınladı. Aşağıda video'su yer alan şarkı, Coldplay sound'una çok yabancı kalmasa da babaannenizi bile dansettirebilecek kadar barışçıl, naif, hoş, uyumlu, şeker bir şarkı... Her eve, herkese tadında. Ama klipten keyif alabilirsiniz.

12 Aralık 2010 Pazar

Diskonun karanlık ışığı...















Amerikalı elektro-pop grubu Chromatics, 9 Aralık gecesi Bant dergisinin davetlisi olarak Salon İKSV’de, tıpkı kendilerinden iki gece önce aynı salonda çalan These New Puritans gibi 55 dakikalık oldukça kısa, ama etkisi hayli yüksek bir konser verdi. Chromatics’in müziği de tıpkı These New Puritans’ın müziği gibi karanlığıyla baş döndüren, melankolisiyle içinize işleyen bir derinliğe sahip. Bu nedenle 55 dakikalık bir süre, söz konusu böyle bir müzik olduğunda yoğun bir etki bırakıyor üzerinizde.

Chromatics’in karanlığı püritenlerinki gibi varoluşçu bir karanlık değil. Daha melodramatik, naifliği ve minimalizmiyle daha melodik, dans pistleriyle daha barışık, zamane bir karanlık onlarınki. Kate Bush’un “Running Up That Hill”ine yaptıkları nefis cover da bunun en açık kanıtı. Bile isteye detone söylenmiş, karanlık synthsizer’larıyla orijinal halinden çok daha dramatik bir atmosfere sahip bu cover, diğer “Running Up That Hill” cover’ları arasından hızla sıyrılacak güçte. Nip Tuck’ta duyulduğundan beri hatrı sayılır bir üne kavuşan “In The City”de grubun en önemli medar-ı iftiharlarından. Grubun 2007 tarihli “Night Drive” ve 2010 tarihli altı şarkılık “In the City” albümleri de keşfedilmesi gereken çok önemli Chromatics şarkılarıyla dolu.

Eğer diskonun karanlık bir köşesinde gözyaşları içinde dansetmek size iyi gelecekse Chromatics de iyi gelecektir. Aşağıdaki şarkıları dinlerken dans pabuçlarınızı ve mendilinizi eksik etmeyin.


6 Aralık 2010 Pazartesi

Püritenlerin yükselişi...
















These New Puritans’ın son albümü “Hidden”, alanında otorite kabul edilen NME dergisi tarafından 2010 yılının en iyi albümü seçildi. Hem de Arcade Fire ve The National gibi grupların kusursuz derecede mükemmel son albümlerini listede geride bırakarak.

Şüphesiz bu grubu, herkesten ayıran en önemli özellik ikinci albümleriyle ulaştıkları şaşırtıcı müzikal yapı. Yılın en iyi albümü seçilen “Hidden”, ilkel bir kurban ayininden fırlama davulları, Doğu’nun ve vahşi ormanların aksak ritimleri, çarpıcı melodileri ve alt metni zengin derin şiirselliğiyle kimseninkilere benzemeyen eşsiz bir atmosfer inşa ediyor. Klasik dokunuşlar, barok bir filmin göğsünden sökülen yaylılar, nefeslilerin yarattığı gerilim, tuhaf bir korodan yayılan tüyler ürpertici vokaller ve büyük patlamalardan sonra gelen sakin anlar, Britanyalı grubun derinliğine tekinsiz bir karanlığı da ekliyor.

Ve en önemlisi These New Puritans yarın, yani 7 Aralık'ta İstanbul’da İKSV Salon’da sahne alıyor. 10 yılda bir zor gelecek böylesine taze bir fırsatı, “Hidden” albümünden üç nefis şarkıyla kutlayalım o zaman.