29 Şubat 2012 Çarşamba

Here is the News...



School of Seven Bells - Lafaye

Dream pop ve shoe-gaze sularında dolaşan School of Seven Bells, ismini Güney Amerika'daki efsanevi bir yankesicilik okulundan almış. Brooklyn'den çıkma grubun buraya eklediğim "Eyes Wide Shout" göndermeli yeni video'ları bu yıl çıkan ikinci albümleri "Ghostory"de yer alan Lafaye'ye ait. School of Seven Bells, son zamanların dikkat çekici pek az işinden birkaçına imza atıyor, ilgiye değer!





Gorillaz feat. Andre 3000 and James Murphy- DoYaThing

2010 tarihli "Plastic Beach" albümü ve Berlin ayağını benim de izleme şansını yakaladığım göz alıcı Plastic Beach turnesi, kanımca Gorillaz'ın en olgun ve gösterişli adımlarından biriydi. Ancak yeni gelen single "DoYaThing" Plastic Beach'in açtığı yolun vardığı nokta olmaktan uzak gibi görünüyor. Elbette bu yepyeni video, Gorillaz'ın şahane karakterlerine yeni bir derinlik kattığı için izlenmeye değer ama James Murphy ortaklığına rağmen kötü bir tekrar olmaktan öte hiçbir şey ifade etmeyen bu şarkıyı bir kez daha dinleyeceğimi sanmıyorum.





Bon Iver - Towers

Hakkını teslim edelim "Holocene" ile de gördük ki Bon Iver şarkıları nefes kesen doğa görüntüleri eşliğinde çok daha iyi gidiyor. Bu kez karşımıza çıkan Bon Iver videosunda ise büyüleyici güzellikteki bir doğa gerçeküstü bir hikayeye ev sahipliği yapıyor. Denizin ortasında yükselen ağaçtan yapılma dev kuleler, büyük bir yalnızlığın, bilgeliğin, yaş almanın ve ölümün sularında bize kısa sürede çok uzun bir hikaye anlatmayı başarıyor. Ernest Hemingway'in "The Old Man and The Sea" isimli eserine göndermeler de yapan video, haftanın en iyilerinden.





Arctic Monkeys - R U Mine?

İstenen etkiyi bir türlü yaratamayan ve 2011'in sıradan albümleri arasında çabuk unutulan "Suck it and See"de yer almayan "R U Mine" isimli bu yepyeni Arctic Monkeys şarkısı bakalım maymunlarla olan ilişkimizi tazelemeye yetecek mi? Şarkı hakkındaki son kararım: Sevdim.

22 Şubat 2012 Çarşamba

Tüm ihtiyacımız sonsuz bir yaz...



Kışın tüm ağırlığıyla üzerimize çöktüğü bu günlerde ihtiyacımız olan tek şey hiç bitmeyecek bir yaz... Vantilatörlerin döndüğü, şehrin soluk ışıklarında terli bedenlerin parladığı, vadiye dek sokulan küçük koyun üzerinde yaz güneşinin battığı, uçucu yaz yağmurlarının ıslattığı, sıcak ve esrik gecenin diyonisyak bir müzikle buluştuğu zamanlar... İşte solist Tessa Murray'in küçük bir gölün su yüzeyi kadar dingin sesinde parlayan yeni Still Corners şarkısı "Endless Summer", tam da böyle anların özlendiği bu zamanlar için. Özellikle kulüp sahnesinde başlayan sert gitarların yarattığı volkanik patlamaya dikkat!

21 Şubat 2012 Salı

Diskonun dumanları...

















Chromatics'le ilk karşılaşmam ve tanışmam 2010 yılının Aralık ayında gerçekleşti. İKSV Salon'da sadece bir avuç seyirciye sadece 5 şarkıdan oluşan çok etkileyici bir konser vermişti Chromatics. İlk tanışmamız işte böyle canlı canlı, bir konser sırasında gerçekleşti. Tam da bu şekilde ilk kez konserleri sırasında tanıştığım ve sevdiğim gruplarla aramda duygusal bir ilişki, tuhaf bir bağ oluşur. Chromatics'le de aramda daha ilk konserde, ilk tanışmada böyle güçlü bir bağ, sadık bir ilişki oluştu. Bu Amerikalı electro-pop grubunun sadeliğine, karanlık ritimlerine, tuhaf derinliğine ve melankolisine daha ilk karşılaşmada vuruldum. Ve sonrasında müzikal maceralarının kaçırdığım kısmına ve devamına her ayrıntısıyla tanık olmaya çalıştım. O zamandan bu zamana onlarla Nip Tuck'tan Drive'ın soundtrack'ine kadar kimi sürprizli ve umumi alanlarda da karşılaştık. Ve yine onlar kadar sevdiğim Glass Candy ve Desire'la aynı karanlık disko cemaatine üye olduklarını da öğrendik.

Şimdi ise Chromatics "Kill for Love" isimli dördüncü albümünü çıkarmaya hazırlanıyor ve yeni albümün yeni şarkıları bir bir görücüye çıkıyor. Şimdi burada paylaştığımı "Lady" de o şarkılardan biri işte. Acele etmeden, yavaş yavaş, dingin ve sakin bir anda dinlemek, şarkının ritmiyle hafifçe sürüklenmeye izin vermek gerek.

Pop gibi aziz!



İyi pop denince aklıma ilk gelen isimlerden biridir Saint Etienne... İsmini Fransa'nın bir şehrinden almış olsa da İngiliz hallerini her noktasından hissedebildiğimiz Saint Etienne, 7 yıl sonra yeni bir albüm çıkarıyor ve albümün çıkış şarkısı Tonight, şehrin ışıklarıyla aramıza karıştı bile. Saint Etienne, hala bir tüy kadar hafif ve gençlik parfümleri gibi uçucu...

6 Şubat 2012 Pazartesi

Here is the News...




Orbital- Straight Sun

Önce dağılma, ardından toparlanma ve 2009’da 20 yıllık kariyerlerinin özetini sunan double bir albüm derken Orbital, “Wonky” isimli yeni albümünün müjdesini verdi. 8 yıl aradan sonra çıkan ilk yeni Orbital albümü olma özelliğini taşıyacak "Wonky"den ilk önce Zola Jesus’un sesiyle ruh verdiği “New France” görücüye çıktı ve bunu “Straight Sun” izledi. Nefes kesen doğa görüntülerinden oluşan şık videosu ve elektronik bir senfoni inşa etmenin sırlarını içinde barındıran dahice yapısıyla “Straight Sun”, "New France”la birlikte son günlerde en çok dinlediğim şarkılardan.





Nicolas Jaar- Materials

Nicolas Jaar’ın “Space is Only Noise”u tartışmasız geçtiğimiz yılın en iyi albümlerinden biriydi. Elektronik sesler bütününün en minimalist yansımalarından oluşan bu albümün en büyük başarısı, duygu yoğunluğuyla akustik bir albüm kadar organik tınlamasıydı. Şu sıralarda Jaar, bu çok başarılı albümün üzerinden tam bir yıl bile geçmemişken yeni işlerini tek tek görücüye çıkarıyor. Bu yeni işlerden biri ve en parlağı olan jazz etkileşimli “Materials”, içinde sürprizler barındıran, finalinde vardığı yerle şaşırtan, değişken bir yapıya sahip, incelikli bir eser. Video’su ise Çocukluğun Soğuk Geceleri’ne ve karabasanlarına dokunan etkileyici bir kısa film. Belki de şimdiden bu yılın en iyilerinden.






WhoMadeWho- Inside World


WhoMadeWho, Danimarka’nın Kopenhag şehrinden aramıza katılıp electro-pop, electro-clash ve indie sularında dolaşan bir topluluk. En son 2011’in Nisan ayında “Knee Deep” isimli albümlerini çıkardılar ve şimdi ise bu yapımın üzerinden bir yıl bile geçmeden “Brighter” isimli yeni albümlerini çıkarmaya hazırlanıyorlar. Şu an burada sizinle paylaştığım işleri ise yeni çıkacak albümlerinin açılış şarkısı “Inside World” için çekilen video. Pedofiliden genç beden tutkusuna, seks dahil satın almadığı hiçbir şeyden zevk almayan iki yüzlü, yaşlı ve kapitalist Batı dünyasına sert bir selam gönderen bu yeni video, baştan sona her dakikasıyla izlenmeye değer.





Die Antwoord- I Fink U Freeky

Müziklerinden zerre kadar hoşlanmasam da gözlerimi üzerlerinden hiç ayırmadığım Güney Afrika’nın Cape Town şehrinden çıkma Die Antwoord, yeni albümlerinin ilk video’suyla bir kez daha beni benden aldı. Son derece provokatif, “yok” sayıcı, protest ve zalim yerlerde dolaşan grup, görsel açıdan da son yılların en ilgiye değer imajlarından biri olmayı başarıyor.





OK Go- Needing/Getting

Chicago’lu OK Go, yıllardır müziklerinden çok videolarıyla dikkat çeken ve adından söz ettiren bir topluluk. Bu özellikleri, yaşadığımız bu fazlasıyla görsel çağda doğru bir tercih gibi dursa da müzikal açıdan bence grubun prestijini olduğundan çok daha fazla aşağılara çekiyor. Bu şaşırtıcı görsel malzemeler, dikkati fazlasıyla dağıtıyor ve grubun müziğinin tartışılmasını imkansız hale getiriyor. Ancak grup bu tavrından çok da taviz verecek gibi görünmüyor ve son videolarında bir kez daha deliliğin ve yaratıcılığın sınırlarını zorluyor. Her zamanki gibi etkileyici bir seyirlik ama şarkı hakkında aynı şeyi söylemek zor.